
Hüseyin Sayın: Hayal Gücü Aktif Bir Eylemdir
Hayal Gücü Ödülleri İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Sayın: “Hayal gücü pasif bir düşünce biçimi değil, aktif bir eylem biçimidir”
Konuyla ilgili olarak Hüseyin Sayın görüşlerine şöyle devam etti: “Hayal gücü, yalnızca zihinsel bir yetkinlik değil; aynı zamanda bireyin duygusal ve fiziksel durumları üzerinde de çok boyutlu etkilere sahip olan, yaşamımızın üzerine yönlendirici etkisi olan temel bir etki aracı. Doğduğumuz andan itibaren bizimle var olan bir güçten bahsediyoruz. Bu güç yaşamımız boyunca farklı şekillerde ve etkilerde kendini gösteriyor. Üstelik bu değişken ve dinamik bir konu. Ancak ne yazık ki, çoğu insan bu gücün farkına varamıyor ya da onu bilinçli bir şekilde kullanamıyor.
Hayal gücü birçok yerde bir beceri olarak tanımlanıyor fakat burada bir ayrım olduğu görüşündeyim. Hayal gücünü salt bir beceri olarak tanımlamak kolay değil çünkü yalnızca öğrenme ve pratik yoluyla kazanılan bir şeyde bahsetmiyoruz. İnsan doğasında var olan ve farklı düzeylerde ortaya çıkabilen bir özellik. Ancak bu özelliği aktif kullanma, geliştirme ve bilinçli bir şekilde yönlendirme süreci, onu bir yetkinlik haline getirebilmekte. Yani, hayal gücü doğuştan gelen bir potansiyel olsa da, onu etkin bir şekilde kullanmak ve geliştirmek için çaba gösterildiğinde bir yetkinliğe dönüşebilir.
İlginçtir ki toplumda hayal gücü genellikle çocukluk dönemine özgü bir yetkinlik gibi görülüyor. Çocukken hayal kurmamız teşvik edilirken, yaş ilerledikçe bu durum değişmeye başlıyor. Yetişkinler hayal gücünün öneminden bahsetse de, çoğu zaman hayal kurmayı gereksiz veya gerçek dışı olarak nitelendiriyor ve bu da hayal gücünü köreltmeye alan sağlıyor. İşte tam da burada büyük bir çelişki kendisini göstermeye başlıyor. Bizim yaşadığımız coğrafya, hayal gücünü geliştirebilecek çok kıymetli bir geçmişe sahip. Fakat ne yazık ki bu yetkinliği en hızlı körelten toplumlardan biri olduğumuzu düşünüyorum. Bunun en temel nedenlerinden bir tanesi de hayal gücü kavramının yanlış anlaşılması. Çoğu insan hayal gücünü yalnızca bir düşünce yetisi olarak görse de bu tamamen eksik bir bakış açısı. Aslında hayal gücü pasif bir süreç değil, aktif bir eylem sürecini de kapsıyor.
Beynin hayal etme sürecinde oldukça kompleks bir süreç yürüttüğünü söyleyebilirim. İnsan hayal kurmaya başladığında beyninde aynı anda tam 12 farklı bölge aktif hale geliyor. Yani sanılanın aksine, hayal gücü oldukça dinamik bir mekanizmaya sahip. Bu yüzden, hayal etmek sıradan bir düşünce süreci değil, zihnin birçok farklı yetisini aynı anda harekete geçiren güçlü bir eylem biçimi. Hayal kurmayı çocuklukla sınırlı bir şey olarak görmek yerine onu günlük yaşamın bir parçası haline getirebilmek kıymetli. Harvard Üniversitesi’nden Dr. Stephen Kosslyn’in yürüttüğü araştırmalara göre, beynimiz bir şeyi hayal ettiğinde, bunu gerçek bir deneyim gibi işleyebiliyor. Yani zihnimizde canlandırdığımız bir fikir, beynimizin farklı bölgelerini aktive ederek onu gerçekleştirmeye yönelik nörolojik yollar açıyor. Hatta, nöroplastisite sayesinde, hayal ettiğimiz şeylere dair sinirsel bağlantılar güçleniyor ve eyleme dökülme olasılığı artıyor.
Hayal gücü, yalnızca bireysel bir düşünce süreci değil, geleceği şekillendiren aktif bir güç. Dünyayı değiştiren her büyük keşif, öncelikle bir zihinde doğdu, sonra cesaretle gerçeğe dönüştü. Eğer hayal gücünü yalnızca soyut bir yetenek olarak görülürse, onun sunduğu sonsuz potansiyeli de göz ardı etmiş oluruz. Oysa onu bilinçli şekilde kullanmak, değişimi tetikleyen bir eylem planına katma değerli zemin hazırlayabilir. Yani hayal etmek, sadece düşünmek değil, beynimizi geleceğe hazırlayan bir aksiyon sistemidir.
Asıl soru şu: Hayal etmeye cesaret ediyor musunuz?
Geleceği inşa etmek, hayal edenler ve harekete geçenler sayesinde mümkün olacak. Bunun aksi çok olanaklı değil çünkü tarih, kültür ve bilim bunu defalarca kanıtladı.
Her şey açık ve seçik önümüzde duruyor. Mesele, görmeyi ve harekete geçmeyi seçmekte…